30 Kasım 2009 Pazartesi

çakma ev hanımlığında bir ay

Bugün çakma ev hanımlığında birinci ay dönümüm. Böyle "dönüm"ler aslında birer değerlendirme zamanıdır da ya, ben de hayatımın bu "yeni" döneminin ilk değerlendirmesini yapacağım. Hem sorulara yanıt vermiş de olayım. Ennn merak edilen soruyla başlıyorum:
  • "Sabahları kaçta kalkıyorsun?"
Cevabım bir hayalkırıklığı yaratabilir. Aynı saatte, en fazla 15 dakika sonra... Yani 07.15'de, en geç 07:30'da. Yani çakma ev hanımlığında da sabah uykusu keyfi pek yok. (Gerçek ev hanımlarında durum nasıl, pek bilmiyorum. Herhalde "evine" ve "hanımına" göre değişiyordur) Okulun servisi sabah 08.30'da geliyor. Kızı uyandırmadan önce kalkıp toparlanmak, ardından da hızlı ve zorlu bir şekilde, gün ortası tam bir melek olan ama sabahları içine bir şeytan giren kızımı, servise yetiştirmek gerekiyor. Eğer kızımı okula ben bırakacaksam, bir de benim insan içine çıkacak kadar giyinmem, saçımı başımı toplamam falan da lazım oluyor ki o zaman kalkışı biraz daha öne almak şart!

İkinci çok sorulan sorumuza gelince;
  • "İşi özlüyor musun?" ya da "İşi özlemiyor musun?"

Sanırım bu soru içinde sorana göre içinde beklentiler taşıyan sorulardan... Kimisi "evet, çok özlüyorum" kimisi de "hayır, valla hiiiç özlemiyorum" gibi bir cevap umuyor. Fakat cevap ne olursa olsun, mutlaka sorunun devamı geliyor."Gerçekten mi?" ya da "Peki ama ... "gibi. Bıraktığım işi henüz özlemedim. Fakat işe yaramayı özlüyorum. İşimle ilgili en sevdiğim şey bir sürü irili ufaklı soruna çözüm bularak birilerinin hayatını kolaylaştırmaktı. Bir şeyin ucundan tutmak, bir yarar sağlamak... Bu duyguyu özlüyorum. Elbette arkadaşları her sabah görmek, duymak, konuşup gülmek, bir macerayı paylaşıp anılar biriktirmek falan da keyifli şeyler. Ama o tarafı bırakmış gibi hissetmiyorum. Artık maceranın bir parçası olmamaktan memnunum. Kesinlikle özleyeceğimi bildiğim birşey var. O da düzenli bir gelirimin olması!

  • "Her günün cuma hatta c.tesi olması nasıl bir duygu?"

Keyifli, ama sanılanın aksine bir çakma ev hanımının hayatı da fazlasıyla tempolu. Evde yapacak bir sürü iş var. Hayatınız sabah 09.30'da başlıyor ve akşam 16.30 bitiyor. Yani çakma ev hanımı olduğunuzda da işiniz çok zamanınız az! Hele ev dışında bir programınız varsa koştur koştur zor yetişiliyor. Yine de tüm işlerin sıralamasını istediğin gibi yapabilmek, pırıl pırıl havayı görünce ütüyü fişten çekip sokağa fırlayıvermek, evde boş boş oturup keyifle çay içebilmek, en favori hobim olan kanepeye yatıp tavanı seyretmeye fırsat bulmak, gün içinde sinemaya gidebilmek, imza günlerini takip etmek keyifli, hem de çok...

Bu bir ayda kendim ve hayatımla ilgili fark ettiğim bir sürü şey oldu. Bazıları hep bildiğim ama yıllar içinde unuttuğum, bazıları yeni fark ettiğim... Ama onları yazmayı bir başka güne bırakıyorum.

Yarın bir bayram tatili sonrası ilk işgünü olacak. İş hayatındaki dostlarım için bir sürü birikmiş mail, takip edilecek konu, gelecek ziyaretçi, çıkılacak seyahat, yapılacak iş olan yeni bir hafta başlayacak. Bir can dostum için ise yarın yeni bir işte ilk gün.

Benim gündemimde yarın sabah evimi toparlamak, bir arkadaşıma kahvaltıya gitmek ve pazardan kızıma pijamalar almak var.

Haftanın ilerleyen günlerinde çakma ev hanımlığıyla geçen bir ayın değerlendirmesini yazmaya devam edeceğim.

"Her şeyi bilmek için, belki de hiçbir şey bilmemek gerektiğinden, ademoğullarından bazıları, bildikleri her şeyi unutmaya hayatlarını adadı." Suskunlar-İhsan Oktay Anar

Güzel bir hafta diliyorum.

29 Kasım 2009 Pazar

Başlangıç

Merhaba,
Daha önce yazdıklarım meğer bir blog değilmiş. Ama sonunda oldu. "Niye" blog yazmaya başladığımı bilmiyorum. Ama anlama/anlatma çabasına hiiiç girmeyeceğim. Daha çok "nasıl" yazacağıma odaklanmayı seçiyorum. ("Seçiyorum" güzel kelime oldu.) Seçim yapabilmek yaşamdaki en büyük lükslerden bana sorarsanız... Tüm yaşamımızı belirleyen seçimlerimizin ne kadarını gerçekten ve bilerek yapıyoruz dersiniz? Yaşamımızın başına dönsek aynı seçimleri tekrar yapar mıyız? Malum seçimlerin sonuçları var. Sonuçlardan memnun muyuz? Mesela bu blog sonuçlardan birisi. Benim 11 yıl çalıştığım gayet iyi bir şirketin, gayet iyi bir pozisyonundan ayrılmaya karar vermem ve ardından başlayan yeni hayatımın notları...

Detaylarla gireceğiz. Ama bugünlük bu kadar. Bakalım beni okuyan olacak mı, ben yazmayı sürdürebilecek miyim, başka seçimler, başka sonuçlar olacak mı?