9 Kasım 2013 Cumartesi

Fikri Hür, Vicdanı Hür, İrfanı Hür

Kızım bu ülkede büyüsün istiyorum.
Aşk acısı, kalp kırıklığı çekerse Sezen Aksu dinlesin. Yaz deyince aklına Muğla'dan aşağı, Sakar boyunca inmek gelsin. Denizin rengine neden "turkuvaz" denildiğini içine atladığında anlasın. Bir tekne güvertesinde, can dostlarıyla, kızlı-erkekli uyansın.
Gün batışında beyaz peynir, kavun, rakı olur, bilsin. Yeşil salata, barbun tava üstüne. Tadını çıkarsın.
Evde ocağın üstünde çaydanlık dursun. Zeytin, peynir almadan önce tatsın. Manavda bozuk çıkmayınca para alınmadığına şaşırmasın. Kına gecelerinde niye çerez yenir diye sormasın.
Hani, kapı tıkırdasa, kalkıp iki göbek atmayı canı istesin. Kızlı erkekli.
Trafikte sinirlenip birbirini boğazlayan, şarkı dinleyip ağlayan, çocuklarına Çınar, Toprak, Su, Umut, Sevda, Özlem diyen insanlarının üzerinde yaşadıkları coğrafyayla ilişkilerini öğrensin. Buralarda, ondan önce ve onunla beraber, ona benzeyen ve benzemeyenlerin bir arada yaşadığını bilsin. Birlikte yaşamak için aynı olmak gerekmediğini anlasın.

İstiyorum ki benim kızım "kızlı erkekli bir arada olma"nın nesi fena hiç anlayamasın!

Olası "karışık durumlar"ın değil, düpedüz, apaçık rezaletlerin karşısındayım ben. Kızım da öyle olsun!

Evlilik kısvesi altında çocuk tacizlerine,  koskoca adamlarla evlendirilen çocuk gelinlere karşıyım.
Namus cinayetlerine, eğitim eşitsizliğine, ucuz işgücü olmaktan başka bir vizyon vaad etmeyen gençlik politikalarına karşıyım. "Kültürümüz ve geleneğimiz" diye yutturulmayan çalışılan ordan burdan derleme, ithal yozluklara karşıyım. Kültürün ne olduğu çocuklarımıza öğretilsin istiyorum.
Özgürlüğün savunucusuyum. Her yetişkinin kendisi için en iyisini seçme hakkının...
Kifayetsizlerin koruyup kollama, kamu menfaati, toplum yararı kılıfına büründürülmüş her zorbalıklığına karşıyım.

Bir zamandır iş hayatındaysanız, bilirsiniz. Kifayet yeni nesil isimlerle anılır. Yetkinlik denir, kapasite denir, vs, vs. Yönetici falan filan olacakların neye kafi olduğunu anlamak için servetler harcanır. En bilimsel, en tarafsız, en hatasız tespit için uğraşılır.
Bunca zaman sonra benim  gözlemim nettir bloggerlarım: Kişinin gündemi neyse çapı odur.
Makam mevki sahiplerinin asıl işleri boylarını aşınca gündem değişir. Projenin konusu değil, dosyadaki yazı karakteri mevzu olur. Verimsizlik nedeniyle boşa akıtılan paralar değil, öğle yemeğinden zeytinyağlının kalkmasının getireceği tasarruf saatlerce konuşulur.  Çözülememiş  her sorun, yapılamayan her iş için bir kurban aranır ki, statüko değişmesin ama gündem değişsin, zaman kazanılsın. Konulara değil, kişilere odaklanılır. İtibarı hedefleyen eylemler yapılır ki, korku yayılsın. Kimse "kral çıplak" diyemesin.

İş hayatında çare bulunur. Bulunmazsa, en olmadı işyeri değiştirilir.

İyi de bu insanın ülkesindeyse...

Memleketinin MIT'sine giden çocukları itibarsızlaştıran, üniversite eğitiminin dünya ölçeğinde bilimsel seviyesi değil de kızlı-erkekli bir arada olmanın olası "karışık" sonuçları asıl derdimiz olursa...

Dünya alıp başını giderken, üç boyutlu çıktı almak yerine en az üç çocuk  yapma idealini heyecanla karşılamayan gençler ne olacak?
Evlatları için asgari ücretli, ucuz işçi olmaktan ötesini düşleyen, bilim, eğitim, fırsat eşitliği, adalet, özgürlük gibi evrensel değerleri olanlar? Her nesilin bir öncekinden daha ileri olmasını hedefleyenler? Memleketinin  muasır medeniyetler seviyesinde, dünyanın bir parçası olması isteyenler...

Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür çocuklar?
Onlar burada büyüsün istiyorum. Kızlı, erkekli...

"Yakında insanoğlu bütün günlerini sayar olacak, sonra günün daha küçük parçalarını, sonra daha da küçüklerini... Ta ki bu sayım onu tüketene ve ona verilmiş olan dünyanın mucizeviliğinden eser kalmayana dek." Zamanı Anlamak/Mitch Albom