1 Şubat 2014 Cumartesi

Kazak

Bloggercanlar,
En sevdiğim filmlerden birisi Truman Show. Yalnız olmadığımı tahmin ediyorum. Bazen etrafımdaki herşeyin böyle bir düzenin parçası olduğunu düşündüğüm olur. Ne zaman tükeniyormuş gibi hissetsem, beni yoranın harcadığım çaba değil bulamadığım anlam olduğunu fark ederim. Yaptıklarına bir anlam katmaya çalışmak yapıp ettiklerimden daha yorucu gelir.

Geçen akşam omuzu sökülmüş kazağımı dikerken hayatta becerebildiğim şeylerin değerinin ne kadar  "göreli" olduğunu düşündüm. Mutlak değil.

Becerdiğim şeylere karşılık bana ödenen karşılıkla fena olmayan bir yaşam sürüyorum, çok şükür. Buradan bakınca değerli becerilerim olduğu düşünülebilir. En azından Truman Show'un bu bölümünde geçerli. Bir para ediyor.
Peki sahne değişse, Survivor Adası'na düşsem mesela. Ya da daha fenası bir nükleer savaştan sonra geride kalan 3-5 kişiden biri olsam. Peki, hayal gücümüzü o kadar zorlamayalım. Bir köye yerleşmeye karar versem. Bildiğim, becerdiğim kadim dünyaya ait ne var?

Mevsimlerin dilinden anlar mıyım mesela? Hayvanların, bitkilerin, böceklerin? Buğdaydan un, undan ekmek yapabilir miyim? Doğum yapan bir koyuna yardım edebilir miyim? Bir komşuya peki? Rüyaları yorumlayabilir, bahçemi çapalayabilir, duvarımı boyayabilir, perdelerimi dikebilir miyim?

Erkek ya da kadın olmanın yaşam pratiğindeki tek farkının kavanoz kapaklarını açmada olduğu mevcut show'umuzda idare edip gidiyoruz işte.

Annemi düşünüyorum. Neredeyse bütün ağaçları, otları tanıyan, dikiş dikebilen, örgü örebilen, oğlunu evde bir ebe ve komşularıyla doğurmuş olan, undan hamur, hamurdan ekmek yapmayı bilen, yoğurt mayalayabilen ama internet bankacılığını kullanamayan. Bilanço okumayı bilip, blog yazarken annemi takdir eder buldum ya kendimi!

Düpedüz yaşlanıyorum bloggerlarım. Nasıl hoşuma gidiyor bu durum!

Bakarsınız şimdi çıkar bir çift şişle, yün alır bir kazak örmeye başlarım.  Laf aramızda potansiyelime güveniyorum:))

"Happy are they that can hear their detraction and put them to mending." Sheakspeare/Much Ado About Nothing

Kitap: What Got You Here Won't Get You There-Marshall Goldsmith

Psikeart'ın kaygıbunaltıanksiyete sayısında kendimi bulduğum yerleri yazacağım.