27 Mart 2013 Çarşamba

Sıfat

Benim bir kardeşim var. Kardeşi olanlar bilir, bu bir denge işidir. Hayatta sizi en çok sevmesini istediğiniz kişileri paylaşmayı öğrenme işidir. Sürekli beklentileri duyma, sürekli bir zamanlar senin zannettiğin herşeyi yeniden kazanmaya çalışma işidir. Kardeşin dünyaya gelmesiyle  tacı tahtı kaybedip bir de sevinmiş gibi yapma işidir. Abi/abla değil de kardeş olanların çilesi başka... Onların dünyası da hep arkada kalmamak üzerine. Kendilerine kurulmuş bir düzen içinde bir yer açma çabası.
Dört yaş var aramızda kardeşimle. Benim doğumgünüm akşamı doğdu ! Dünyanın en tatlı bebeğiydi. Sonra da hep iyi huylu bir çocuk oldu.
Düşünün! Annemi, babamı hatta doğumgünümü paylaşıyorum. Üstüne bir de sevmek mecburi!
"Kıskanç" bir abla olmayı göze almak kolay mı? "Kıskanç" ki sıfatların en acımasızı...

Sıfatların acımasına muhtaç olmayınca bloggerlarım, dünya başka bir yer oluyor. Hafifliyor sanki hayat. Özgürlük mümkün oluyor. Sıfatların gücü; hayallerden daha fenası gerçeklerden fazla olursa hayat kendimize yakıştırdığımız bir kaç sıfata layık olmaya çalışmakla tükeniyor. İnsan kendi gulyabanilerinin elinde düpedüz oyuncak...

Sonra bir gün fark ediyorsun. "Ben hepsiyim" deyiveriyorsun. Hem kıskanç hem fedakarım, hem masum hem hainim, hem iyi hem kötüyüm, hem tembel hem çalışkanım, hem bencil hem özveriliyim, hem akıllı hem aptalım, ... Bildiğin ne kadar sıfat varsa hepsi insana uygun olunca korkusuz değil ama cesur oluyor insan. Seçme hakkı oluyor. Neyi seçerse, o oluyor. Ya da bana öyle oldu.

Şimdi, kardeşimle orta yaşlarımızdayız. Ben azıcık daha ilerdeyim:))
Bir kardeşim olduğu için değil, kardeşim O olduğu için mutluyum. Hatıralarımın tek şahidi olmasına çok memnunum. Yüreğinin iyiliğine hayranım. Sesinin neşesi bana iyi geliyor. Arada O'nu öldürmek istediğim için de hiiiç suçluluk duymuyorum.

Bugün, bloggerlarım, her ilişkimi kalbimdeki karşılıyla ifade edebildiğim birine dönüşmüş olmaya bayılıyorum. Bugün, korkularımın gerçeklerimi örtmeye yetmemesine bayılıyorum.
Dedim ya, sıfatların hepsi kabulüm. Hayatımda yepyeni bir sayfa açan bir bakış açısı bu.

E bazen de böyle oluyor... Sabaha karşı uyku tutmayınca kalkıp blog yazılıyor. Olur, ne yapalım...

Fazlası var bloggerlarım. Bugünlük bu kadar. Daha sabah ezanı okunmadı.

NOT: "Niye yazmıyorsun?!" diye arayanlar; siz olmasanız ne yapardımmmm?


Stopping by Woods on a Snowy Evening/Robert Frost
Whose woods these are I think I know.
His house is in the village, though;
He will not see me stopping here.                                       

To watch his woods fill up with snow.

 My little horse must think it queer
To stop without a farmhouse near
Between the woods and frozen lake
The darkest evening of the year.

He gives his harness bells a shake
To ask if there is some mistake.
The only other sound's the sweep.       

Of easy wind and downy flake.
The woods are lovely, dark, and deep,
But I have promises to keep,


And miles to go before I sleep,
And miles to go before I sleep.