"Çalışmamak düşüncelerin yoğunlaşmasına ortam hazırlar, düşünceler ise tehlikeli olabilir; yalnız yaşayanlar bunu anlayacaktır." Paul Auster/Brooklyn Çılgınlıkları
Yazlık dönemi bitmedi henüz. Bugün bahçede tesadüfen dahil olduğum bir internet bağlantısıyla yazıyorum. Tesadüf!
Hayatımızın sahibi ve yöneticisi olduğumuz hayalini bozuveren şey.
İki gündür tatil yapıyorum. Yazlığın son haftasına girdik. Ağustos'la beraber rüzgar arttı. Üstüne bir de ramazan olunca sahil iyice boşaldı. Deniz, sahil, mehtap, yıldızlar benim. Bu yıl korkuğum gibi geçmiyor yazın yazlık fazı. Bu sefer evi sevdim en önce. Geçen yılki evle kıyaslanamayacak kadar "ev" gibi. Bir düzen kurar gibi olunca, göğsümün üzerindeki ağırlık hafifliyor. Dört duvar ve onun içinde tanıdık, ezberlenmiş bir düzene muhtacım ben. Aksi takdirde dünya birleşmiş, bana karşıymış gibi hissediyorum. Öyle bir tehdit. Öyle bir öfke. Bu sefer yok denecek kadar az. Yol da zor gelmiyor, belki bu yüzden.
Başkasının evinde yaşamak tuhaf bir duygu. Başka insanların hayatına dahil oluveriyorsun. Tabakları, masaları, evdeki süsler, biblolar, fotoğraflar... Hiç tanımadığın insanların yataklarında uyuyorsun. Bir mahremiyeti paylaşıyorsun.
Her akşam denize giriyorum. Yorgunluktan ölsem de, gün batıyor olsa da. Misafir kısmını de atlattık galiba. Son haftaya geldik.
Dün, tatlı kızımın sınıf arkadaşlarının benim de arkadaşım olan anneleriyle buluştuk. Yine tesadüfen bir araya geldik. Keyifle oturduk. Ben tesadüfen tatildeydim, Arzu tesadüfen Türkiye'deydi... Sonra kızımla Şirinler'i seyretmeye gittik, sinemeya. İkimize de arkadaşlar, şehir, sinema, alışveriş merkezi iyi geldi. Akşam zifiri karanlık yolda, sohbet edip, şarkı söyleyerek döndük.
Artık tatilde değil, hafta sonundayım. (Ömrü çalışarak geçenler farkı anlar:))
Eve dönüşle beraber yazın sonuna geliyoruz.
Yazacağım şeyler birikmişti aklımda. Olmadı. Ne kimseyle konuşmak ne de uzun uzun yazmak gelmiyor içimden. Söylenmeyenler böylece kendiliğinden yok olur mu?
Enn güzel aşk romanını düşünüyorum son günlerde. Hangisi acaba? Kolera Günlerinde Aşk mı, Madam Bovary mi, Anna Karanina mı? Binbir Gece Masalları mı? Bilemedim.
Siz ne dersiniz?
"Şehrazad, sonsuz sayıdaki, birbirini izleyen hikayeleri bitirmeye çalışır, ama bunu bir türlü başaramaz; çünkü temelinde bütün hikayeler tek bir hikayedir." Kaf Muamması/Alberto Mussa
6 Ağustos 2011 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder