9 Mart 2014 Pazar

Yakamoz

Ahmet Kaya'dan Yakamoz  dinliyorum. Ne kadar güzel söylüyor...  Kum gibi'yi dinledim, Mahur, Vur Beni, ...
Nefis bir albüm "Bir Eksiğiz". Yine de her şarkıyı Ahmet Kaya söyleyince başka güzel. Tam kalbime dokunuyor. Gözlerim doluyor. Kadife gibi ama insana deyen bir tutkuyla söylüyor.

"Bırak ay gitsin, sen kal bu gece
Umudumsun sen"

Her şarkısını ezbere söyledim. Ne zaman bu şarkıları dinlerdim..? Yine;  "ne çok zaman geçmiş" şaşkınlığıyla "daha dün gibi" arası...  Bir haliyle hiç birşey değişmemiş sanki. Bir yanıyla her şey artık bambaşka. Benim gibi.

Herşeyin hep aynı akıp gittiğini sandığın, hiç bir olağanüstülüğün olmadığı günlerden bir gün,  bir sebeple 1 aylığına bir yerlere gidersin. Mesela yazlığa diyelim. Dönünce birden fark edersin, sokakta bir tabela değişmiş, manavın önüne bir saksı eklenmiş, yan blokta bir daire boşalmış, ... Şaşırırsın!
Bazen roller değişir bir anda. Evde emekleyen bebeğin dünyasını merak eder, emeklemeye başlarsın. Birden bütün ev değişir! Halıların, kapıların, eşikler, çekmeceler, dolaplar bir başka olur birden! Bizimki böyle bir ev miydi???
Bileğini burkar, 3-5 gün topallayarak yürürsün. Belki bir destekle. Birden yollardaki tümsekleri, çukurları far edersin. Kaldırımlara çıkılamaz, belediye otobüsleri meğer atletlere göre tasarlanmış. Dünyan değişir.
Dünya tatlısı yeğenini 2 ay görmezsin, görünce ne çok değiştiğine hayret edersin. Dişi öyle miydi?  Saçlar?

Bazen birisi detaylar hakkında soru sormaya başlar. İlk defa gördüğü şeyleri anlamak için... Sorulara cevap vermeye başlayana kadar fark etmediğin detaylar arasında, bir de eskiden şöyleydi" demeden durmadığını fark ediverirsin! Meğer ne çok şey değişivermiş...
Bazen gerçekten dünya değişir. Öyle küçük küçük değil, her şeyi yerinden oynatarak. Baştan başlamış gibi hisseder insan. Belki gerçekten baştan başlayarak...

Bir zamandır değişimlerin her çeşidiyle iç içeyim. Hayatımında, işyerimde, memlekette her şey değişiyor. Küçük küçük değil, devrim gibi. Günlük hayata dair sorulara cevap verirken, hayatımı başka bir gözle görüyorum.

Her gün yeniden başlayan hayatı hep aynıymış gibi kabul ederek korkularımızı uzak tutarız. Sanal bir güvenlik duygusu hissederiz. Kuru kahveyi marketin aynı noktasında bulmak isteriz. Kek şu dakikada kabaracak, bildiğimiz marka çay güzel demlenecek,  haberler aynı kanalda, aynı saatte başlayacak... İnsan güvende hissediyor.

Herşey değişirse ne hissederiz? Heyecan, kaygı, enerji, yorgunluk, umut, cesaret, merak, ... Kolayca alışır mıyız? Nihat Sırdar artık Show Radyo'da mesela.

Kartopu gibi bu iş bloggerlar... Bir başladı mı, ardı arkası gelmiyor. Yuvarlandıkça büyüyor. Ben iflah olmaz bir  umutvarım. Sonunda her şey tam da olması gerektiği gibi olacak. Mutlaka!

Kendimi ilk defa Yakamoz dinlediğim günkü halimle hem aynı hem de tümden bambaşka hissediyorum. Öyle...

"İnsanım. İnsanca olan şeyler bana yabancı değildir." Karl Marx







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder