21 Kasım 2010 Pazar

Kaldığımız yerden

Blog profilimde bir sonbahar fotoğrafı var. Oraya 1 yıl sonra neredeyse aynı tarihte, aynı insanlarla gittik. Çoook güzel bir sonbahar. Burayı ilk kez üniversitedeyken görmüştüm. Yine böyle nefis sonbahar görüntüleri. Aynı renkler, benzer fotoğraflar, ben 16 yaş falan daha gencim. Başka bir hayat, başka bir ben...

Hayatımızdaki en önemli ilişkiler ve seçimlerimiz üzerine yazmayacağım (yine). Yalnızlık üzerine de yazmayacağım. Kıskançlık üzerine yazacağım. Ama sonra.
Bugün öfke üzerine yazılmış güzel bir kitap önereceğim. Öfke Dansı. Kadınlar üzerinde yazılmış. Böyle kitaplar kadınlar için. Çünkü hayaller, hayalkırıklıkları, sevilinesi olma fantazileri, hayır diyememe, saklı öfke kadınlar için... Öfkeye saklanan bütün korkular da.

Bayram bol yemeli, içmeli, eşle, dostla ve hızla geçti. Yarın kaldığımız yerden devam.
Sahi, biz nerede kalmıştık?

"Sana herkesin birer öyküsü olduğunu söylemek istiyorum. Ama insanın kendi öyküsünü anlatması çok zor. Başkasından dinlemesi de bir o kadar kolay ve güzel...
Bilmediğin bir yolda giderken kaybolduğunu düşünürsen, haritalar ve pusulalarla vakit kaybetmeden geldiğin yoldan geriye dön. Bildiğin bir yere, bildiğin yollardan gidiyor olmak seni huzurlu kılacaktır. Yaşamında yolunu kaybettiğinde de aynı şeyi yap ve olabildiğince geriye dön. Söz gelimi çocukluğuna, aramıza..."
Şebnem İşigüzel/Öykümü Kim Anlatacak?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder