19 Aralık 2010 Pazar

Cazip yeni

Pazar günü menüsü artık neredeyse klasik olan makarna, salata ve şaraptı. Ben diliyle blog yazan, hafif nevrotik, beyaz Türk, orta yaşlı bir kadına yakışan bir menü bu söylediğim. Zaten fazlası için aşçılığım malum. Geçenlerde bloglarla ilgili bir sınıflamada kendimi buldum. "Ben diliyle yazıp kendinden bahseden nevrotikler" sınıfındayım. Tanımda yanlış birşey yok. Sokakta yürüken birden karşı vitrinde kendini görmek gibi.

Yılın son günlerindeyiz. Yılın sonu ve karşımızdaaaa "yeni" yıl.

Bu sabah kahvaltıya anneme gittik. Sonra kızım, ben ve annem alışverişe çıktık. Annem bize yeni yıl için armağanlar aldı. Kızımınkiler bir sürü tayt. Benimki; çok beğenip "ne gerek var" diye almayacağım şık bir çift ayakkabı. Annem hediye anlayışını yıllar içinde değiştirdi. Eskiden ihtiyaç kapsamında hediyeler alırdı. Pijama, terlik falan gibi... Sonra ihtiyaç işini terk etti, kendine almayacağın ama almak isteyeceğin neyse onları alıyor. Benim de hediye felsefem tam da budur. Hediye dediğin sadece mutlu etmek için olmalı. Hediye aldığın kişi o mutluluğu her yaşadığında seni hatırlasın diye... Kızım da ben de çok mutluyuz.

Yeni yıl...

İlk bakışta öyle görünse de aslında herşeyin yenisi makbul değildir. Mesela dostların eskisi muteberdir. Anıların, aileden kalan mücevherlerin... Fotoğrafların da öyledir mesela. Sonra komşuların... Galiba evliliklerin de...
Zamanla sınanmış olmanın değeri belirlediği şeyler vardır böyle.

Gel gelelim, "yeni"ler karşı konulmaz bir enerji taşır. Ortada bir çift yeni ayakkabı varsa insan ille de yeni ayakkabılarını giymek ister.
Yeni eşyalar, yeni ev hatta yeni bir arkadaş! Bunlar henüz yeteri kadar güven telkin etmez ama insanoğlunun ennn zayıf tarafına hitap eder; merak uyandırır. Heyecanlandırır!
Yeni arkadaşlar mesela. Merak ettiğiniz yeni bir arkadaşla buluşmak için çekinmeden eski dostunuzu ekersiniz. "Aaaa, hiç yapmadım böyle birşey" diyenleri (eğer varsa) vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum. Ya yalancı onlar ya da hiç eski/yeni arkadaşları olmamış!

Yeni herşey merak uyandırır. Bir de umut. Daha iyi bir hayat umudu. Merak ve umudun enerjisi yeni olan ne varsa onu belki en muteber değil ama mutlaka en cazip hale getirir. Yeni olan herşey acımasızca çok cazipdir!

Bu yeni yılda beni burcumda hala Satürn bekliyor. Valla bu Satürn terbiyesi önce benim yükselen burcumdaydı, şimdi de gerçek burcumda. Önümüzdeki yıl hala buralarda olacakmış. Bu gelişme ve öğrenme fırsatından(!) memnuniyet duyduğumu söyleyemeyeceğim. Ben geliştiğim kadar kalsam iyiydi aslında.

Doğum yılımdan "yeni" yılı çıkarınca 37 oluyor. Varsa gerçekten böyle yıllar, "yeni"leri, "eski"leri falan, yeni yılda 37 yaşındayım dolu dolu.

İnsan yaşını farketmiyor. Mesela gece uykudan uyanıp su içmeye giderken ya da bir haftasonu sabahı üzerini değişmeden, eşofman üstüne paltonu giyip gazete almaya giderken, kanepede gözde gözlük, pijamalarının üstüne hırkanla oturup televizyon seyrederken, portakal yerken suyu akmasın diye ısırmadan bütün dilimi ağzına tıkıştırıp sonra bir türlü çiğneyemezken kendini bildiğin o rakamsız yaştasın.

Derken mesela kızının okuluna gidiyorsun. Karşıda kızının sınıf arkadaşı ve annesi. İyi de o çocuğun annesi koskoca bir kadın!
Ya da işyerinde gayet iyi bildiği bir konuda konuşan adam akıllı bir adam. Bir öğreniyorsun ki, o koca adam senden 7-8 yaş küçük! Orada burada duyuyorsun, falanca okul arkadaşın şu, bu hastalıkla mücadele ediyor. İşte o zaman matematiksel hesaba bakıyorsun. Tuhaf bir duygu bu. Sen hala bakkala pijama üstü paltoyla giden ama artık orta yaşlı bir insansın. İyi tarafı özgürlük duygusudur. Kahvenin yanına bir sigara yakarsın, annen söylenmez. Balığın yanına rakını söylemen normaldir. Evden istediğin saate çıkarsın, bindiğin kendi arabandır.

Henüz "Allah seni inandırsın, ne kadar az yersen ye, kilo alıyorsun" tarafına geçmedik çok şükür. Yıllara rağmen eş/dost hep birlikte ilk gençliğimizden bile zayıfız.

"Kendinize mutlu olup olmadığınızı sorarsanız, mutluluğunuz sona erer." John Stuart Mill.

Blog'um bir yılını doldurdu. Mutluyum, gururluyum. Kitaplar, filmler ve diğerleri üzerinde yazacağım. Bir kere daha Kaan Sezyum!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder