Diyetteyim. Yeme düzeni mühim alışkanlık. Ve ben alıştığımın dışında, yeni bir düzen peşindeyim. Yıllardır yediğim düzende devam edince, yıllardır olduğum kiloda kalamıyorum. Yanlış anlaşılmasın yediğine içtiğine çok dikkat eden biriyim. Gel gör ki, biz buna orta yaş diyoruz. Daha az ye, daha çok hareket et... Tam buna alışacağım sırada yaşlı olacağım herhalde. (Yani hep birazcık fazla kilom mu olacak?!)
Yasli, genç bütün sıfatlar bir kıyaslamaya dayanıyor. Bunların sonunda bir karar var. Her karar bir eylem içermese de. Bazen sadece karar veriyoruz. İşte burada benim için anlaması zor olan kısım başlıyor.
Kıyaslar, kararlar, seçimler... Sıralama doğru mu acaba? "Kararlar, kıyaslar, seçimler" ya da "seçimler, kıyaslar, kararlar" olur mu? Hangisi önce?
"Mutluluk" diyelim mesela. Mutlu muyum diye mı soruyorsunuz yoksa mutsuz muyum diye mı? Belki şöyle sormalıyım; mutlu olmak mı istiyorsunuz yoksa mutsuz olmamak yeter mı? Peki ya sevdikleriniz? Onları mutlu etmek mi yoksa mutsuz etmemek mi? Başarmak için midir çabamiz, başarısız olmamak için mi? Şöyle kurun cümleleri, sadece kendiniz için. Mutluyum mu diyorsunuz, mutsuz degilim mi? Mutsuz değilsem eğer bu mutluyum demek mi? Şişman değilsem, zayıf mıyım? Fakir değilsem, zengin miyim? Canım iki uçtan biri olmak zorunda değil ki bir de normal var mı diyorsunuz? Var, di mi? İşte ben de onu diyorum! Nasıl anlarız durumumuzun normal olduğunu? Kime, neye, nereye bakarız? Kendi mutluluğumuzu anlamak için mesela? Mutlu olanlara mı? Mutsuz olmayanlara mı? Yoksa toptan mutsuzlara mı? Ne zaman halimiz bize normal gelmemeye başlar? Başlar mı? Sürekli mutluluk, sürekli mutsuzluk olamayacağı halde sürekli normallik olur mu? Ne yani, olamaz mı?
"Etrafla değil, ben kıyaslamayı kendimle yaparım" diyenlerimiz olacaktır. Ben zaten onları arıyorum. O zaman bir küçük sorumuz daha var: Hayallerinin peşinden giden misiniz yoksa hayalkırıklığindan sakınan mı ? Hayallerini izleyenlerin normaliyle hayalkırıklığından kaçanların normali aynı mıdır?
Peki, normal normal yaşayıp giderken bize birden bire ne olur?
İki uçtan birini değil, orta yolu bulmanın en doğrusu olduğuna inandırilmış biz "normalseverler"denseniz cevabı bilirsiniz. Ama yüksek sesle söyleyebilir misiniz bilmem. Normal diye birşey yoktur. Razı olma vardır, vazgeçme vardır, "korkuyorum" vardır, "böylesi daha kolay" vardır. Siz isterseniz bunları "bilmiyorum, ben böyleyim, tercih etmiyorum" diye de ifade edebilirsiniz. Biz birbirimizi nerede olsa tanır,
ne demek istediğimizi anlarız. Ne de olsa " Normalsever" olmak, halden anlamayı gerektirir.
Ortada normal diye birşey olmadığına, hayatımızın anlardan ibaret olduğuna kim, neden inansın ki zaten?
"Insanoglunun hersey icin akla yatkin bir aciklama bulma yetenegi gercekten cok sasirticidir. Bu sayede kendi gozlerimizle gordugumuz seylere dahi inanmayabiliriz." Ayaklarinin Altindaki Toprak/Salman Rushdie
Kimse en guzel ask romani konusunda fikrini soylemedi!
Eylul geldi. Kizimin dogum gunu, okullarin acilmasi
Bayramdayiz! Yazin, denizin, tatilin son gunleri... Nasil gecti kismi sonra... Belki...
1 Eylül 2011 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder