12 Temmuz 2013 Cuma

Kahraman kimdir?

“Kahramanınız kim” yazımdan hemen sonra, yazımı okumadığına emin olduğum birisinin söylediğini düşünüyorum. Yorgunluktan gebermiş, çok stresli iki günün değerlendirmesini yaparken; “sorumlusu olmadığım bir sürü konuyu üstlendim, kendimi kahraman gibi mi hissetmeliyim yoksa salak gibi mi emin değilim” dedi. “Söylesene ikisi arasında bir fark var mı?”

İşte ben hala bunu düşünüyorum…

 Kahraman dediğin başkasının şikayet edip geçiştirdiğini kendine dert edendir, en başta. Bu iş böyle başlar. En dandiğinden en süperine bütün kahramanlara bakın. Hayatı kendi çapında tıkır tıkır gidebilecekken bir şeyler olur, hoooo haydi bakalım üstlen dünyanın yükünü!

İyi de niye? Millet durup otururken sen niye kahraman oluyorsun?

Birilerinin kahramanı olunca birilerinin de düşmanısın. Sistem böyle. Toplam illaki sıfır olacak. Toplamada “0”, çarpmada “1” yaşayıp gitmek dururken (üstelik her fırsatta konuşup, her şeyin içindeyim diye gerim gerim gerinmek mümkünken), “yok ben ille de bir şey yapıcam” diyene sinir olan, düşman olan, “sen bir çekil” diyen, daha fenası arkadan dolaşan olacak. Düelloya davet edene can feda, bir de pusu kuranlar olur.

Kahramanın trajedisi uğruna mücadele ettiğin taraftan da düşmanları olunca zirve yapar. Batman’in tek düşmanı joker değil işte(ki kendisi benim favorimdir, kalbimde yeri ayrı. O da başka pencereden görünen bir kahraman, değil mi?)  Belediye başkanına yaransa savcıya yaranamaz. Hepsi tamam olsa emniyet müdürü istemez. Hepimiz dertleri bir gönüllüye(!) ihale etmek isteriz ama kahraman istemeyiz. Nedir yani? Uçtu, kondu, dünyayı kurtardı, tamam. Tepemize çıkarıcak diliz. Kahramansa kahraman. Öyle fazla ileri gitmeyecek. Hem, biz biliriz aslında(!) onun ne mal olduğunu. Hem nasıl emin olucaz hep bize hizmet edeceğinden...

Öyle ya, gücünü kendisinden alan, kuralların dışına çıkan kim varsa, mutlaka tehdittir.  Hele bir de yüreği varsa!

Eee o zaman, millet durup otururken sen ne diye kahraman oluyorsun?

Filmlerde, romanlarda cevap tüm kahramanların çocukluğundadır bloggerlar. Ya da kahramanımız henüz çocuktur (Bknz: Harry Potter, Frodo Baggins,…).
Sanki hep acıyan bir yerleri vardır. Sanki hiç geçmeyen bir arıza… Her kurtardığı insanda kendini kurtarma çabası…

Biz o arızaya mı hayran oluruz? Kapanmayan yaraya mı? Kendi yaralarımızı hatırlayıp içimizdeki kahraman olma umuduna mı?

Kahramanlığın tedavisi var mıdır?

Mutlu çocuklar büyüyünce kimsenin kahramanı olmazlar mı?

 “Suya düştüğünüz için değil, sudan çıkamadığınız için boğulursunuz.” Edwin Louis Cole


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder