7 Eylül 2018 Cuma

Bisiklet

Yaş almak bana iyi geliyor şimdilik. 40'lı yaşlarını devirmiş bir kadınım. Galiba 30'larım sonlarına doğru arttı yaş almaktan memnuniyetim. Tecrübe mi memnuniyetimin sebebi, hayata dair varsaydığım yükümlülüklerimin azalması mı, kendimi az az bilmeye başlamak mı..? Adını koyabildiğim kaygının yerini umuda, cesarete bırakması. Küçük dünyamın önemsizliğini fark etmek belki... Mühim bellediğim şeylerin hayat karşısında hükümsüzlüğünü fark etmek... Oysa ölümle, hatta babamın ölümüyle sınanmışım ben, genç yaşta. Yaşını önemi var mı? Yunus Emre, Yunus Emre olduğunda kaç yaşındaydı?

Bu sayıklamalar boşuna değil bloggercanlarım. Evet, yeni yaşıma yaklaşıyorum. Yaş almak iyi hoş da, yer çekiminin etkisi fena... Kolları kaldırıp el sallamak tehlikeli. Kraliçe uslübu var, en iyisi. Kollar kapalı, sallanmıyor. Öyle günde en az 2 saat vücut ağırlığıyla direnç egzersizi yapanlara sadece imrenip, kahve görünce çikolata arayanlardan olunca yılların fiziksel etkisi fena aşikar, istesen de inkar edemiyorsun.

Ve fakat en acıklısı iki akşam önce yaşandı. "Yav, bari azıcık yürüyelim" diye sahile indik. Kızımın israrıyla bisiklete binmeye karar verdik. Yıllar var, bisiklete binmiyorum. "Bisiklete binmek gibi, bir kere öğrenirsen hiç unutmazsın" şiarına kapıldım, bindim. E , o yalanmış! 20 metre gidiyorum, dengemi kaybediyorum!!! Çoluğa, çocuğa, sevgiliye ibiş olduğuma mı yanayım? 
45'imden tezi yok, bu ayıbı temizlemeliyim!!!

Önemli not: Öğrenme, unutmayla ilgili bildiklerinizi gözden geçirin derim.

"Beni hayalkırıklığına uğratan, benden başkası değil." F. Kafka

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder