24 Ocak 2010 Pazar

cesaret

Karlı İstanbul gezimde yazdıklarımı yayınlayamamışım!!! Gündemimiz soğuk ve kar. Her yerde hava buzzz gibi. İstanbul'dan çarşamba akşamı döndüm. İstanbul'da kaldığım akşam eski arkadaşlarımla buluşacaktık ama hava muhalefeti nedeniyle olmadı. Ben kara aldırmayıp yine de enfes bir İstanbul akşamı geçirdim.
Sonra aynı tempoyla işe devam elbette. İşyerimde yeni arkadaşlarımla birbirimize alışıyor, tanışıyoruz. Temkinli halimiz kahkahalı sohbetlere dönüşüyor yavaş yavaş. Belirsizlikler yavaşca netleşiyor. Zaman ucundan yakalayamayacağım kadar hızlı.
İstanbul'dan döndükten sonraki gün akşam üzeri patronlarımdan birisi benimle konuşmak istedi. Konu aslında tamamen işe dair bir konuydu ama oradan O'nun c.tesi yapacağı bir konuşmanın hazırlıklarına geçtik. Çok sevgili patronum aslında benim bu şirkette çalışma nedenim. 14 yıl öncesinde hayatımızın bir büyük tesadüfle kesişmesiyle tanıştık sonra da hep bir biçimde ilişkide kaldık. Ama beni ne kadar derinden etkilediğini unutmuşum. Yapacağı konuşmayı hazırlarken unuttuğum herşey geri geliverdi! O'nun hep hayran olduğum enerjisi, yaşam tercihleri, ilişkide olduğu herkesle herşeyle sahip olduğu o derin bağ.

Bir de kendimle bulduğum bir sürü benzerlik! Kitaplarla dolaşmak, açıp açıp altını çizdiği yerleri okumak, tüm konuşmasını çok sevdiği kitaplardan yaptığı alıntılar üzerine kurması, küçük küçük defterlere alınmış notlar! Öyle tanıdık, öyle bildik!!! Elbette benim henüz okumadığım onlarca kitap okumuş, hepsinden izler biriktirmiş, yaşamında çizdiği yolda cesaretle ilerlemiş. Ona bakınca cesaret, güven ve sıcacık birşey hissettim.
Bir rol modeli, bir mentör falan değil. Belki biraz öyle ama biraz daha fazlası.
Kitaplardan alıntılar, eski fotoğraflarla bir konuşma içeriği hazırladık. Cuma akşamı bitiyordu. Konuşma nasıl geçti, merak ediyorum. Yarın öğreneceğim. Bendeki izi ise çok derin. Bana üzerinde düşünecek yepyeni bir bakış açısı ve cesaret verdi.

Cuma tatlı kızım karne aldı. Bu arada süt dişleri de çıkıyor. Çok eğlenceli.

Haftasonları son birkaç haftadır çok eğlenceli değil. Rutin işler nedense fazla geldi bu sefer. Sıkıldım. Sokakları özledim. Neyseki c.tesi akşamı ve pazar öğleden sonrası film seyretmeye adadık kendimizi.

Maryl Streep ve Alec Baldwin'li It's Complicated. Boşanmak, eski eşle ilişki, yeni hayat konulu çok keyifli bir film.
Yeni Sharlock Holmes'ü Guy Ritchie çekmiş. Bence gerçekten çok tempolu olmuş. Üstelik belli, devamı olacak.
Veee birazdan Starwars!

İstanbul'da karlar arasında Ece Temelkuran'ın Muz Sesleri romanını aldım. Bir solukta okudum. Çok sevdim, çok. İliklerine kadar Ortadoğu'lu olan ben herşeyi gönül gözüyle gören insanların dünyasında geçen bu romana da orada yaşayanlara da bayıldım.

Havanın soğuk, kızımın tatilde olduğu, kocamın seyahatler planladığı yeni bir haftaya gireceğiz. Ben hala birazcık heyecanlı ve telaşlıyım. Nedense birazcık yalnız hissediyorum.
Sevgili patronum sayesinde tanıştığım ve kendimi anlamama ve uzun uzun düşünmeme sebep satırların ötesine geçmeyi umuyorum.

"Sevgi dolu bir yaşam istiyorsak, değişim bir zorunluluktur. İnsan sık sık benliğini genişletmek ve farklı boyutlara, farklı alanlara ve farklı bağlılıklara uzanmak zorundadır. Sevgi, sadece köklü değişiklikleri yapmak için gerekli güdüyü vermekle kalmaz, bunları yapmak için gerekli olan cesaretin de temelidir." Az Seçilen Yol/Scott Peck

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder