Bu çakma ev hanımı olmadığım ilk yazım. Gerçi ev hanımlığı konusunda hep "çakma" kalacağımı anlamıştım. Yeniden bir iş insanı oluverdim. Zaman nasıl geçiverdi! İkinci ayı değerlendiremeyeceğim, çünkü dolu dolu iki ay olamadı.
Hemen yeni işimle ilgili ilk izlenimlerime geçeyim. Dün, yeni yılın ilk iş günü gittim işime. Daha önce pek çok defa çeşitli nedenlerle gitmiş olmam hayatımı kolaylaştırdı elbette ama yine de heyecanlıydım. İlk günü işleri devralmak, öğrenmek, bilgisayarıma, mail adresime adapte olmakla geçti. Bugün kendi odama yerleştim. Odam gelen çiçeklerle, çiçek bahçesine dönüştü. Bunun beni ne kadar mutlu ettiğini anlatamam. Odamı sevdim, beğendim, hemen adapte oldum. Kendime ait bir iki ıvır zıvırı da koyunca iyice benim odam oldu. Öğleden sonramı uzuuun bir yönetim kurulu toplantısında geçirdim. Henüz neredeyse kimseyi tanımıyor ve bir sürü detayı bilmiyorsam da kendimi hiç yabancı gibi hissetmedim. Yeni hissediyorum ama yabancı gibi hissetmiyorum. Bu çok hoşuma gidiyor. Tuhaf bir yakınlık, aidiyet. Bana iyi geliyor. Heyecanımı yatıştırıyor.
Çiçeklerin hepsi çok güzel ama annemden gelen bir başka. Sabah erkenden ilk gelen çiçek anneciğimin gönderdiğiydi. Nefis orkideler. Ne kadar güzel olduklarını tarif edemem. Üzerinde annemin bir kartı ve el yazıyla yazdığı notu... Annem hayatım boyunca beni en çok şaşırtan insan oldu. İnsanın hayatta çok iyi tanıdığını düşündüğü insanlar oluyor. Annesi, eşi, çok eski arkadaşları. Ama birisini birlikte olduğunuz ortamlar kadar tanıyorsunuz. Yıllar boyunca çok iyi arkadaş olduğunuz birisiyle birlikte çalışmaya başlarsanız onu aslında ne kadar az tanıdığınızı fark etmeniz mümkün. Ve aslında o kadar çok sevmeyeceğinizi de... Hele birlikte seyahate çıkarsanız, alışverişe ya da çocuklarla birlikte pikniğe...
Ortam değişince davranışlarımız da değişiyor. Ve birini "her" ortamda tanımak çok kolay değil. Çünkü her ortamı farklı farklı kişilerle yaşıyoruz.
Kocam da ben de seyahat etmeyi çok seven ve bu konuda çok iyi anlaşan bir çiftiz. Yıllardır birlikte keyifle seyahat ederiz. Fakat iş seyahatlerimiz neredeyse hiç çakışmadı. Her ikimizde çok iş seyahatine çıkmamıza rağmen. Geçen yaz tesadüfen İstanbul'dan dönüşümüz denk geldi. Havaalanında buluştuk. Ben yalnış havaalanındayım (ki bu beni tanıyanlar için çok sıradan bir vakadır. Neredeyse her seyahatte benim dikkatsizliğimden başıma birşey gelir.).Neyse, o sorunu çözdük. Sonra güvenlik kontrollerine geldi sıra. Ben en tenha kontrol noktasını kollamadan sıraya giriverdim (hep yaptığım gibi). Kocam en uygun noktayı bulmuştu, beni oraya çağırdı. Oraya taşındım (içimden söylenerek). Hızlıca ve organize biçimde geçti, benim oradan geçmem, sonra toparlanmam dakikalar aldı. O hızlıca bankaların bekleme salonlarından birine doğru yol alıyordu ki benim alışkanlığım gazete büfesinden dergi alıp uçağa bineceğim kapının önünde beklemekti. Sanki yıllardır keyifle ve uyumla seyahat ettiğim kişiyle değil, alışkanlıklarını hiç bilmediğim bir yabancıyla gibiydim. (Kabul etmeliyim ki benimle iş seyahati fazla cazip birşey değildir. Üstelik bankaların bekleme salonları da kesinlikle çok konforlu) Ama benim o ortamdaki alışkanlıkları öyleydi işte...
İşte annem ilişkim de böyle şaşırdığım durumlar oluyor. "36 yıllık annemi her ortamda defalarla görmüşümdür, bilirim, çok iyi tanırım" desem de fark etmediğim yanlarıyla karşılaşmaya devam ediyorum. O'nu bir anne değil de bir insan olarak farklı yönleriyle tanımaya, tanıdıkça hayran olmaya bayılıyorum. Bazı özelliklerine söyleniyor, bazılarıyla eğleniyor ama çoğuna bayılıyorum.
Yeni herşey heyecan verici. Ama insan kendini ve herşeyle ilişkisini bir kere daha düzenlemek zorunda kalıyor. Heyecanlı ama emek gerektiriyor. Emek ve enerji.
Bu yıl satürn benim burçtaymış. Bu pek mühim birşey gibi anlatılıyor ya, aslında ne demek bir türlü anlamadım. Hayırlısı artık.
"...Sonra ansızın herşey değişti ve ben başka biri oldum. Daha iyi ya da daha kötü diyemem. Sadece başka biri oldum."
Murathan Mungan-Ansızın Herşey/Eldivenler, Hikayeler
Haftanın gündemi: İş-güç
5 Ocak 2010 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder