“Ararsan buluyor, kurcalarsan bozuyorsun, deşersen eline illaki batıyor bir iğne, kazarsan çıkıyor, örtersen görünmüyor, duyarsan irkiliyorsun, tutarsan hissediyorsun, kaybedersen üzülüyor, bulunca seviniyorsun… Çıkarsan görebiliyor, inersen duyamıyorsun; yağarsan ıslatıyor, yağmadığında kuruyorsun; beklersen üşüyor, yürürsen ısınıyorsun; seversen semiriyor, sevmediğinde soluyorsun; açıksan herkes sana geliyor, kapalıysan kapından dönüp gidiyor; verince büyüyor, alınca borçlanıyorsun; gülersen kırışıyor, ağlarsan ayıplanıyorsun…”
Dünya tatlısı bir kitap! Çılgın, komik kahramanımız ve naif bir öykü. Amaaa duygu tamamdır. Budur yani…
Gülerek, kadınca bir keyifle bir akşamda okunuyor. Bugünün alıntıları kendisi de bir blog yazarı olan bu süper eğlenceli kitaba ayırdım.
Yazımı geçtiğimiz hafta sonu yazmak istedim ama harala gürele içinde, beceremedim. Şimdi bir buçuk saat rötar nedeniyle havaalanında otururken yazıyorum.
“Yazmak, o kadar da zor değilmiş meğerse, yazabilmekmişzor olan ve yazabilmek için yitirmen gerekmiş gerçekleri, hayallerine yer açabilmen için…”
Bankaların afilli salonlarından birisindeyim. Bir erkekte ennn nefrettt ettiğim şeyleri sayacak olsam en başta ses çıkartarak kahve, çay, çorba falan içmesi geleceğinden yaşayarak emin oldum! Bir kere daha! Pek şık bir beyefendinin kahve höpürdetme sesini bütün salonca duyuyoruz. Öööle bambular, camlar, küresel koltuklar, chill out müzik ortamımızda bir suaygırı espresso içiyor!
Niye içmek yerine vakumlamaya çalışıyorlar, anlamıyorum ki!
Rötara canım sıkıldı. Bilgisayarım, kitabım, yazılarım, dergiler… Evde kızım olmasa o kadar dert etmeyeceğim.
“Ben “büyüyünce gelin olucam” diyen kız çocuğu değildim. “Büyüyünce ne olacaksın?” diye zaten kimse de bana sormamıştı, hatırladığım. Ama içerilerde bir yerlerde kendi kendime “ben büyüyünce gideceğim” derdim hep. Gideceğim yerler vardı. Yüksüz ve eşyasız olmak isterdim.”
Beni yalnızlık sever zanneden olmasın sakın!
Ben tek başına olmayı seviyorum. Yalnızlığı değil. Tek başına olmak bir tercihtir. Kalbinde sevdiğin ve seni sevdiğini bildiğin birileri varsa tek başınayken asla yalnız değilsin!
Yalnızlık içinde bir boşlukla dolaşmaktır. Hiç tek başına kal(a)masan da çok yalnız olabilirsin.
“Mutluluk nedir?” diyen olursa, benim bir tarifim yok. Çetin Altan’ın tarifini çok seviyorum. “Mutluluk zamanın farkında olmamaktır.”
Havadisler: Koçluk eğitimine başladımmmmm! Eğitim vermeye devam ediyorum! Hedef kilonun altındayım. Uykum yine kayıp.
“İnsan 40’ında kırkayak oluyor, neresinden kesilirse kesilsin yürümeye devam ediyor…”
Kitap: Bayılmışım… Kendime geldiğimde 40 yaşındaydım./Şebnem Aybar (Tüm alıntılar…)
15 Kasım 2011 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder