Haftasonu İstanbul'daydık. Adalara gittik. Hava güzeldi, adalar çok güzeldi, arkadaşlarla olmak güzeldi. Burada kaldı boş işler bir süreliğine...
Bugünkü yazımız reklamını yaptığım üzere pişmanlık üzerine. Fakat pişman olmak değil de olmamak deneyiminden başlayalım, bakalım nereye varacağız...
Bloggerlarım,
Ben tedbirli bir insanım. Üstelik kıl mertebesinde cool sayılırım. Ve fakat konu ben değilim.
Şimdi sevgili bloggerlar, benim canımın içi Mügüş'üm aşık oldu. Aşık oldu dediysem, hikaye eski. Aşık oldu, aşk acısı çekti falan filan derken sonunda bir ara vazgeçti. Mevsimlerden bahar,akşamlardan cuma olan bir akşam ben ve benden bile tedbirli (korkak) ve cool (kıl) can arkadaşımla kordonda otururken bize katıldı. Bize aşkından ve planlarından bahsetti. Amanııınnnn! Planlar zinhar benim (bizim) onaylayabileceğim gibi değildi.
Ben ki burnu düşünce yerden almayı girişimcilik zanneden bir neslin bayraktarıyım! Tamam, bu tavrımın önemli bir nedeni sefil kuşağımda gizli, kabul ediyorum. Ve fakat bizim kuşağımız da kendi çapında girişimciler çıkardı neticede.
Allah'tan Mügüş'üm beni dinlemedi. Kendi yolunda ilerledi. Göze aldı. Neyi? Kendi gibi olmayı, öcüleri, böcüleri dinlememeyi, mükemmel olmamayı, etrafı memnun etmemeyi, vazgeçmemeyi, hayal kırıklığına uğramayı, cool olmamayı, onaylanmamayı, uğruna divane olunan kız olmamayı, ... Denemeyi seçti.
İnanmayacaksınız ama benim kızım da böyle. Cesaretle deniyor. Bedellerden hoşlanmasa da göze alıyor. Ve sonuç ne olursa olsun, o kazanıyor. Kendine doğru bir adım daha atmış oluyor.
Koçluk görüşmelerim arttıkça benzer bir gündem kesiyor yolumu. Farklı biçimlerde.
En derin pişmanlıklar "pişman olmamak" adına yapılan vazgeçişlerle ilgili. Sandığımız gibi kaçan fırsat değil pişmanlığı yaratan. İnsanın kendinden uzaklaşması. Kendi özünden uzaklaştıkça, aynada gördüğün kişiyi sevmez oluyorsun. Güvende hissetmek uğruna vazgeçtiğin her hayal hayatında söndürülmüş bir ışık, kapatılmış bir perde gibi. Sonunda karanlıkta kalıyorsun. Işıksız. Konserve kutusunda gibi.
Pişmanlık da vicdan azabı gibi bedende yer buluyor çoğu zaman. Vicdan azabı kusma olur ya çoğu zaman, pişmanlıklar da kendi yerini buluyor. Denk geldiklerim hep bir sıkışma. Nefeste, göğüste, omuzda,... Benimki daracık bir repertuar. Kim bilir başka ne...
Artık öğrendim. Sen hayata, insanlara neyle gidiyorsan, onunla karşılanıyorsun. Cesaret cesaretle, umut umutla, içtenlik içtenlikle,... "Mantıklı olan" ya da "doğrusu bu" diye razı olduklarımız sonunda "pişman değilim" aslında diye biten cümlelere bağlanıyorsa hele, herşeyim var ama sanki içimde birşey eksikse, hep bir önşartın tamamlanmasını beklemekle geçiyorsa zaman, ...
Geçen hafta çaycımız Hacer hanım; ayın sonu da geldi diye laflarken "hızlı hızlı geçsin günler de bir an önce emekli olalım" dedi.
"Öyle deme yahu! Ömrümüz geçiyor, acele etmeyelim" dedim. "Ne diyeyim peki ?"dedi. Sonra daha ben birşey demeden kendisi verdi cevabı, coşkuyla: "O zaman aşk olsun" dedi. "Çok büyük bir aşk olsun.Günler hiç geçmesin isteyelim." Bayıldık bu dileğe. Hatta bıu dileğin bir totemi olsun istedik. Birer bilezik aldık kendimize. Şimdi bekliyoruz Hacer hanım'ın aşkını.
Ben de Büyükada'da Aya Yorgi'de iki mum yakıp, dileklerimi diledim.
Mügüş'üm hala pek cool, pek havalı üstelik de çok mutlu. Kendisine bana hiç bir şey sormamasını tembihledim. O benim üstadım.
Bu arada annem 60'lık ergen zıptirik teyzeyle çok eğlenmiş, iyi mi? Yarın dönüyor. Ben sittin senedir boşuna cool durmuşum. Yazık olmuş ergenliğime.
Yoksa gerçek bir ezik miyim ben?
Bu hafta eski şirketimden çok sevdiğim bir arkadaşım Almanya'dan geliyor, işte görüşmeler, toplantılar, hafta sonunda aylardır hazırlandığımız etkinlik, Cuma akşamı kızım okulda kamp yapıyor. Haftaya part3'de asistanım.
Bir sonraki konumuz itirafların devamı olabilir. İtiraf edilecekler birikti.
"Telefonu kapatırken içimde bir rahatlık hissettim. Hani bir sırrı taşımaktan yorulur da birine anlatınca huzura benzer bir hisse kapılırsın ya, işte öyle bir şey..." Ahmet Ümit/Sultanı Öldürmek
28 Mayıs 2012 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder