4 Ağustos 2010 Çarşamba

sıcak bir öğlen saati

Ennn sevdiğim şehirdeyim. İstanbul'da. Hava sıcak, tam öğle saati. Bir Tüsiad toplantısı için geldim. Toplantının asıl katılımcısı olan patronumu temsilen... İlginç bir deneyimdi. Uzunca yazacağım ya şimdi değil. Üzerimde keten elbise, topuklu ayakkabılar çantada, yerine crockslar geçirilmiş. Az sonra sokaklarda olacağım. Bir çakma ev hanımı olarak tüsiad deneyimi yaşadıktan sonra kayda geçirmeden edemedim.

Seçimlerimiz hayatımızın yönünü nasıl değiştiriveriyor... Peki, seçimlerimizi ne belirliyor?

İstanbul'dayım. Hava sıcak. Tam öğle saati.

Kolay bir hüzündür gecenin kovuğundan sarkan
Ellerindeki paramparça geçmişin sığ bir gövdesidir yolun ortasında
Erken bir gülüşe başlarken (tutanabildiğin yalnızca bir gülüş)
Ve sanki (kendinden korkan) bir erken bağlanmışlık varoluş ve tükenişin.
Bir görüntü anlatır (sanki) bir yolun, bir yoğunluğun ortasında bal rengi kanı
Ve ayrılığın ta içinde biriken küllüğüdür özlemin.
Eski, hep eski anlatılmamışlıktır defterlerin.
Kuruyan su.
Kuruyan uykusu.
Ve kan yine de bal rengi derbederliğin.

Murathan Mungan/Anlaşılmayan Şeyler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder