23 Ağustos 2010 Pazartesi

tesadüf

Hayatımızın çerçevesini çizen belki de tesadüfler… Babam öldüğünde babamın bürosunu kapatmak için gitmiştim, büro sahibi ile konuşmaya. O kişi şimdiki patronumun eşi ile ortaktı (-mış). Kendime bir yol çizmek istediğim zamanda karşıma çıkan ve bana çok şey öğreten sevgili patronum, bugün hala hayatımda. Oysa o gün oraya gitmem, patronum eşinin orada olması, o büro hep tesadüf!
Yıllar sonra ben hayatımda yeniden bir yol çizerken beni arayan sevgili eski patronum bugün yeniden patronum. Tesadüf!

Bazen, ufacık bir şey olur. Bir yazı okursun, bir haber, bir not… Birden her şeye bakışın değişir, sanki uyanırsın! Şaşırırsın nasıl fark etmediğine öyle apaçık olanı! Kendine kızarsın, salaklığına… “Nasıl fark etmedim” dersin. “Yani, nasıl büyük bir tesadüf!”

Bazen ilahi adalet diye bir şey olmadığını düşündüğüm olur. Ya da yeterince olmadığını… Ama sonra öyle şeylere denk gelirim ki… Birisi sadece benim gördüğüm bir iğne deliğinden geçer.“Galiba bu benim sınavım” derim. “Doğru olanı yap, yapmak istediğini değil…” Bir telefon çalar, birisi referans sorar. İçimden gelenle doğru olan arasında bir yerlere tutunmaya çalışırım.

Tesadüf dediğimiz şey ilahi adaletin bizim hiç bilmediğimiz göstergeleri olabilir mi? Eğer öyleyse, “var bir ilahi adalet” diyebilirim. Bazen benim istediğim hızda olmasa da… Haksızlığa uğramışlık duygusu fenadır ya insan “boşver” dese de, bir adalet beklemekten kendini alamadığı olur. O yüzden ben bekliyorum, yeni tesadüfler olacak elbet…

Ekincik de hayatımıza bir tesadüfle girdi. Yıllar önce, birgün kitapçıda para öderken görüp aldığımız (ki hiç almayız), yıllarca atmadığımız (normalde eve gelmeden atarız) küçücük bir el ilanındaki yeri sonunda merak edip gittik. Böyle başladı. Sonra her yıl gider olduk.

Akşam vakti, mangal yanarken kızımla denize gittik. Gökyüzünde neredeyse dolunay, mehtap denize vuruyordu ince ince, güneş batmış gökyüzünün bir tarafı kıpkırmızıyken… Deniz nefis, dağlar yemyeşil, sahil bomboştu. Kızımla birlikte yüzdük. Ben mutlulukta yüzdüm.

Belki de yatakta uzanmış, neredeyse uykuya dalmak üzereydin¸bir şeye güldün, kendinle ilgili. Günü bitirmenin en iyi yolu. Richard Brautigan/Karpuz Şekerinde

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder