11 Aralık 2011 Pazar

Dönüş

Dün kızımla İstanbul gezisine gittik. Sabah beş buçukta kalktı vallahi. Hiç sıkıntı olmadan. Ben gizli depresyonun avantajını kullandım. Zaten uyanıktım! Problemsiz geçti.
Gitmeyi hem de İstanbul'a gitmeyi seviyor seviyor kızım, benim gibi. O yüzden keyifliydik ikimizde.
Program içeriği bu yıl zayıftı. İklim Değişikliği Sergisi'ne gittik ki nerede Body Works! Gösteri ise Çin Masalı adlı bir akrobasi gösterisiydi. Burada da "nerede Circ de Soleil" diyeceğim, desem bile olmayacak. Akrobatlar muhteşemdi. Gerçekten performansları olağanüstüydü. Ama ben dahil herkes gösterinin çesitli zamanlarında uyudu! Çünkü tüm gösteri akrobatların performansından oluşuyor. Kostüm, müzik, sahne, ışık falansa amatör seviyede bile değil.
Böyle olunca insan bir tuhaf suçluluk hissediyor. Performansı görmek ve takdir etmek için çabalayıp duruyorsun bir yandan. Bir yandan da göz kapaklarının kapanmasına engel olmaya çabalıyorsun. Sonra bunca çabadan yorgun düşüp, uyuyaklıyorsun!
Anladım ki en şahane performans icin bile iyi bir sahne şart! Yoksa emeğe de o emeği takdir etmek isteyene de yazık oluyor.

Şimdi bu kimin suçu diye düşündüm yolda gelirken. "Biz zaten imkansız cambazlıklar yapıyoruz, ilave bir şeye gerek yok" mu demiş o çocuklar mesela? Ya da "sizin bu performansınız sahneye yeter de artar, seyirci nefes bile alamaz, siz karanlıkta gösteri yapsanız bile parlarsınız" diye bu çocukları kandıran birileri mi var. Yoksa "her gösteri Saltimbanco olmak zorunda değil ki, bu da böylesi. Alan memnun, satan memnun" prensibi mi geçerli. Her malın alıcısı var hesabıyla... Bilemedim. Ben onca emek ve başarı ayakta alkışlanmayı hak etmişti diye düşündüm. Oysa herkes aralarda uyudu, sonunda kısa bir alkış. Adil gelmedi. Kızdım. Bana neyse...

Gösteriden çıkarçıkmaz ay tutulmasını gördük. Bak o kusursuzdu. Pırıl pırıl bir hava, nefis bir İstanbul manzarası ve ay tutulması...

Özetle bu sefer daha ziyade yedik içtik. Ayların diyeti son 3 gündür darmadağın oldu. Hem de ne darmadağın olmak... P.tesi efendiliğimizle diyetimize döneceğiz elbet.

Gece bizim eve dönüşümüzden bir saat sonra İngiltere yolcumuz da döndü. Kızım cuma akşamından beri evde sürpriz hazırlıyordu. Kalpler, oklar, şifreler, onları takip edilince bulunan mektuplar, koridorlara serpilen konfetiler... Bir yaratıcı, bir detaylı, bir özenli, bir romantik hazırlık! Hayretle, hayranlıkla izledim canım kızımı. Cuma akşamı da c.tesi gecesi de yorgunluktan ölüyordu ama tek bir detaydan bile vazgeçmedi. Nasıl da estetikti her detay. Beceriyor da cüce aklından geçenleri hayata geçirmeyi!

Geceyarısı herkes evdeydi.

Dolunay, ay tutulması, yeni bir hafta, yılın sonu...


O kadar çok, o kadar çok
aradım ki seni,
yeryüzü boydan boya
sana benzedi.
O kadar çok, o kadar çok
istedim ki seni,
adını verdim tüm
eşyalarıma

Var mısın sen?
Yoksa ben mi uydurdum seni?
...
Güzellik/Veselin Hançev

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder