"Gribal enfeksiyonun pençesindeyim. Dökülüyorummm. Hava buzzzzz gibi. Evde, yatağımda, kulaklarımın zonklaması azalsın diye bekliyorum." diye cuma günü yazmaya başladım ve fakat sonu gelmedi. Cuma nihayet evdeydim. Fakat paçavradan halliceydim. Öğlene doğru kalktım yataktan. Öğleden sonra toparladım, hatta akşam sınıf anneleri buluşmasına gidebildim.
Luxemburg'a taşınan arkadaşımız Arzu gelmişti, buluştuk. Çocuklar sinemaya biz kafeye. Yedik, güzel bir şarap içtik, bolca güldük.
Dün nartaneleri mentörler toplantısında, bugün yılbaşı hediyeleri alışverişindeydim. Akşam kızın proje ödevi yapıldı.
Projemiz: Top yapmak. Birbirinden antin kuntin proje ödevlerinden bana fenalık geldi!! Daha kaç sene proje ödevi yapacağız acaba? Müzik aleti yap, dergi hazırla, bilmem ne maketi yap, top yap,... Üniversite günlerini bekliyorum hasretle. Projeden, ödevden haberim olmayacağı günler gelsin...
Gece yarısı uykusuzluklarının bir iyi tarafı var. İnsana bir zihin açıklığı geliyor. Gece tıss yok tabii, düşünürken düşünürken bir hayli ilerliyorsun. "Sen nereye vardın sonunda?"diyen olmasın küserim. Aydınlandım en azından diyelim.
Mars düz ilerliyormuş bende, o nedenle cesaretle harekete geçebilirmişim.
Sanırsam mars gazıyla aydınlanmaya kadar geldim. Bir sonraki mars saldırısına kadar bu zihin açıklığıyla kalayım, bir cesaret bir de eylem planı yaparım. Bir dahaki marsa bir adım olur kısmetse. Marstan umut kesilmez.
Önümüzdeki hafta yine pek heyecanlı, pek tempolu bir iş gündemimiz var. Yeni yıl etkinlikleri, üstü çizil(e)memiş bir sürü madde. Efsane 2012 için geri sayımmm!
Geçen gün bir arkadaşım "gece yarısı uykusuzluklarını yaşlandığıma yoruyordum demek depresyondanmış" yazmış. Hangisini tercih etsem bilemedim. Sonra " depresyon iyidir" diye karar verdim. Alışık olduğumuz bir şey bi'kere. Yaşlılık olmadı be daha...
Bu yılbaşı şöyle dolu dolu dilek dileyeceğim. Atacağım yani evrene. Fakat bu sene detay detay veriyim diyorum siparişi, çünkü hep eksik geliyor sipariş. Yanlışlar falan da oluyor...
Evdeki Nuray hanım'a da boşuna mı kızıyorum ki? Benim sipariş sistemi mi kötü? Olabilir de, bitkilerimi niye çürütene kadar suluyor yahu, o da mı benden yani?
Ayrıntılı sipariş dönemine geçiyorum valla sevgili bloggerlarım. Nuray hanımdı, evrendi falan ayırmadan giriyorum detaylara!
Bir de böyle deniyiim bakalım...
(Nefesim yetecek mi bu işe acaba. "Alışmadık bünyede detay durmaz" olmasın...)
"Benim yolumu seçmiş insanlar, bir şeyleri çok büyük çabalarla elde etmektense, bunlara sahip olmaktan vazgeçmeyi yeğ tutar; iyi yapıp yapmadıklarına karar vermek de zordur. Balarıları peteklerini, eşekarılarınınkinden daha büyük sanatla, daha düzenli yapar, ne var ki bal arılarının balmumundan yapılmış altıgen petekler içinde, eşekarılarının kağıdımsı derme çatma petekleri içinde olduğundan daha mutlu olduklarına beni kim inandırabilir?" Jan Potocki/Hafız'ın Yolculuğu
Kitap: Gül Mevsimidir/Füruzan (İçime işleyen bir uzun öykü. Nasıl bu kadar geç fark etmişim! )
Fikir Nasıl Bulunur?/Jack Foster (Okunmalı, çok pratik, çok anlaşılır)
HAYAL: Paul Auster imza gününe gitmek. Hem de bir Amerika seyehatinde. (Tüm detayları evrene atıyorum, gerçekleşsin; söz size de anlatırım!)
22 Aralık 2011 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder