14 Şubat 2010 Pazar

zor sorular

Cuma gecesi rüyamda babamı, babaannemi ve köpeğimiz Üzüm'ü gördüm. Her üçünü de yıllar önce kaybettim. Rüyanın hiç bir sahnesini anımsamıyorum. Sadece tek bir an kalmış aklımda ; Üzüm balkondan atlıyor. Peşinden koşup bakıyorum, aklım çıkıyor araba falan çarpacak diye... Ama koşarak gittiğini görüyorum. Hepsi o... Sabah uyandığımda aklımda her üçünü de gördüğüm ve bu sahne dışında bir şey yoktu. Rüyamı bilimsel (!) metotlarla anlamaya çalışmadım. Hemen "hayırdır işşallah" diyerek internetten rüya yorumlarını okumayı tercih ettim. Hayırmış çok şükür. Yine de bu sabah uyandığımda da, aynı şey aklımdaydı. Babam ve babaannem (hiç iz yok) bir de Üzüm. Neden bilmem Eric Fromm'un Sahip olmak ya da Olmak kitabı geldi aklıma. Bakmak istedim şöyle bir, bulamadım. Günlük yazmayı "olma"nın karşına, "sahip olma" eylemine sayan Fromm sanırım blog yazmayı da benzer yorumlardı.

Kızımı da sardı Starwars çılgınlığı. Tatil bittiği için gece saat 10'dan sonra başlayan filmi izleyemiyor diye pek dertliydi. Nihayet tüm filmlerin DVD'sini aldık. Ardı ardına filmleri seyrediyor. Gerçekten mi seviyor, benim konuya olan tutkum mu bulaştı bilemedim.
Olan biteni anlamaya çalışıyor. Arada öyle sorular soruyor ki, cevaplamakta zorlanıyorum.
Anakin niye kötü tarafı seçti? Hata ettiğini fark edince niye geri dönmedi? İçinde iyilik yine de var değil mi? Çocukları olduğunu bilse onları sever, değil mi? Anne, insan birisini sevdiğini nereden bilir?

İnsan birisini sevdiğini nasıl bilir?

Bu akşam klasik triolojinin ilk Starwars filmi var. Ani'nin artık Darth Vader olduğu; yani kötülüğün en kötü uşağı, oğlunun O'nun oğlu olduğundan habersiz iyilik için maceraya katıldığı...


"Birini sevdiğimizde bu sevgiyi gösterebilmenin ya da gerçek olduğunu kanıtlayabilmenin tek yolu emek vermek, çaba göstermek yani birisi uğruna bir adım fazla atmak ya da bir mil fazla yürümektir. Sevgi emek ve çaba ister.
...
Uygarlığımızda hemen herkes bir dereceye kadar sevgi duymak ister, ama aslında bir çoğu sevemez. Bende bundan şu sonucu çıkarıyorum: Sevme isteği, sevmek değildir. Sevgi, yaptıklarıyla belli olur. Sevgi bir irade olayıdır-yani sevgide hem niyet vardır hem eylem. İrade aynı zamanda tercihi gösterir. Sevmek zorunda değiliz. Sevmeyi seçeriz. Sevdiğimizi ne kadar sanırsak sanalım, eğer gerçekte sevmiyorsak bu sevmemeyi seçtiğimiz içindir; bunun için de bütün iyi niyetimize rağmen sevemeyiz. Öte yandan da, ruhsal tekamül için büyük bir çaba içine girmişsek bunun nedeni de böyle olmayı seçmemizdir. Sevme tercihi yapılmıştır artık.
...
O halde sevgi de bir çeşit çalışma (emek verme) ya da cesarettir.Özellikle de kendimizin ya da bir başkasının tekamülüne yönelik çalışma ya da cesarettir." Az Seçilen Yol/Scott Peck.


Sevgili patronumun "Artık kocaman kızın var, bu kitapları mutlaka okumalısın" dediği kitapları yanımdan ayırmıyorum. Anne olmak ne çok ruhsal tekamül gerektiyor!

Bir pazar akşamı, hatta sevgililer günü akşamı. Güzel bir hafta olmasını diliyorum. Hiç azalmayan cesaretle, sevgiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder