25 Ekim 2012 Perşembe

Paris-2


Paris, daha önce buraya gelenlarin bıraktığı gibi... Motosikletler, bisikletler, çok şık hanımlar, beyler arasında evsizler, tişört altına triko külotlu çorapla gezen delimsirek zenciler. Metroda, sokaklarda karşına çıkıveren canlı ve gerçekten çok başarılı müzik yapanlar. Kendilerini heykele dönüştüren mim sanatçıları, ... Pek gülümsemeyen ama yardımcı olan garsonlar, tüm şehri baştan başa geçen metro, her yerde turistler, ...
Parisien detaylar; neredeyse herkesin boynunda bir fular mutlaka ama mutlaka, erkeklerde dar pantalonlar, dar ceketler, kadınların ayakkabılarında zımba detayı. Zımbası olmayan ayakkabı, bot neredeyse satılmıyor. Hava gayet serin. Pardesüler, montlar giyilmiş. Ve fakat babet giyen hatunlar illede yalınayak. Mont, kazak falan giyiliyor ama çorap yok.  Prensip olarak bana çok uygun. Ben de çorap hiç sevmem ama nasıl ayaklar donmuyor, çözemedim. 
Otelimiz şehrin tam göbeğinde. Sabahtan başlayan maratonumuz akşam telef bir halde bitse de her yere kolyca ulaşmak çok keyifli. 
Paris, Fransızların söylediği gibi "çok seksi".

Yarın Disneyland. 

Zeynoş'umun keyfi de enerjisi de çok yerinde.

"The world is a book, and those who do not travel, read only a page." Saint Augustine

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder